Saçlarımızın ya tek ya da çift örgülü olması zorunluydu.
Etek boyları mutlaka diz altı olmalıydı ve makyajın adı dahi yoktu.
Öğretmene saygısızlık ne demek yüzüne dahi dik dik bakmamız bizim adımıza edepsizlikti.
Okulun veliyi görüşmeye çağırması demek, ölmekten daha beter olmak demekti.Önce suçunuz velimizin yanında ailemize iletilir,anne ve babamız utancından nasıl özür dileyeceğini bilemezdi.Bizler ise, başlar yerde gözlerde utanç akşama asıl evde alacağımız cezaların belirsizliğiyle ürperirdik.
Bizler için okul demek,eğitim demek,yuva demek,gelecek demekti.
Öğretmenlerimizden de hem çekinir, hem sayar, hem de çokça severdik.
İşlediğimiz suç yüzünden öğretmenizden ve ailemizden gerekli uyarıları aldıktan sonra olay unutulup onlar bizi af etseler bile biz kendimizi asla af etmezdik.
Çünkü bizim jenerik de gençlik ülkenin en üst değerlerindendi.Ve vatan için kıymetli gençliğimiz, öğretmenler gibi yine yüce değerlere emanetti.
Vatan sevgisi,bayrak millet ve Atatürk sevgisi,ahlaki ve toplumsal değerler,aileden önce okul yuvalarında öğretmenlerimiz tarafından bizlere ince ince dokunurdu.İlk gözyaşlarımızı onlar siler,ilk acılarımızı onlarla beraber atlatırdık.
Öğretmen kutsaldı ana gibi
Öğretmen kutsaldı baba gibi.
Sonra adına “zamane” denilen sözde özgüvenli ama özde disiplinsiz bir nesil geldi.Disiplin ve eğitimin varlığından bi haber, eğitim ve öğretimin gerekliliğinin sadece öğretim kısmını almış,büyüklerini saymayan küçüklerini sevmeyen ve yetiştirdiği çocuklarını da kendi ezik egosunun yoksunluğunu aşılayan bir ebeveyn ordusu.
Öğretmenin öğrencisine en küçük kızmasında dahi okula baskına gidip kıyametler koparan,hadsizliği iyice ele alıp öğretmene hakaret eden hatta şiddet uygulayan çirkin veli profilleri türedi.
Kazancının nereden olduğu belli olmayan , gösteriş ve aptallık budalası anne babaların fotokopisi yeni nesil şımarık terbiyesiz,çocuklar türemeye başladı.
Ne işe yaradığını hiçbir zaman anlamadığım işine geleni on saniye de, işine gelmeyeni de sağır mantığıyla takip eden RTÜK ,televizyonları istila eden,birbiri ardına yenisi çekilen kelimenin tam manasıyla rezilliğin taban yaptığı dizilerin gençlerimizi mahvedişine seyirci kalmaya başladı.
Ve asla şaşırmamamız gerek sonuçlar neticesinde de bir zamanların aileden sonra en çok saygı gören öğretmenleri darp edilmeye,itilip kakılmaya ve öldürülmeye başlandı.
Bu ayıp hepimizin.
Bu kayıp hepimizin.
Bu utanç,bu acı,bu vebal hepimizin.
GÜNÜN SÖZÜ
Öğretmen bir kandile benzer kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
Mustafa Kemal Atatürk
TEBESSÜM
Küçük Abraham yedi yaşında Yahudi İmam Hatip Okulu’na gitmeye başlamış.
Akşam eve dönünce “Anne bugün Musa Peygamber’i öğrendik” demiş
“Anlat bakalım” demiş annesi “Musa Peygamber bir Mossad ajanıydı.
Gördüğü eğitim sayesinde Mısır firavununun sarayına kimseye çaktırmadan girdi. Esir alınmış Yahudileri Kızıldeniz’in kenarına kadar kaçırmayı başardı. Denizi geçmek için bütün Yahudilere emir vererek yüzen köprüler kurdurdu ve Yahudiler Kızıldeniz’in doğusuna geçmeye başladılar. Tam geçerlerken bunları orduları ve zırhlı birlikleri ile takip eden General Firavun yetişti Musa Peygamber cep telefonuyla Mossad’a haber verdi. Mossad İsrail hava kuvvetlerine bildirince hemen F-16’larla Fantom uçakları köprüye varan Mısır ordusunu ve tankları bombalamaya başladılar, köprünün yarısına kadar gelmiş Mısır ordusu ve general Firavun denize düşerek boğuldular ve Yahudiler selametle karşı sahile geçtiler.”
Annesi dehşet içinde sormuş
“Abraham, haham hocan cidden böyle mi anlattı?”
“Anne tam olarak böyle anlatmadı, ama herifin anlattığının aynisini sana söylesem hepten inanmayacaksın!
**
Kağıtları çıkarın bakalım çocuklar.Sizi sınav yapacağım;
“Sibel’in 18 çikolatası var. 4’ünü yedi. 8 tanesini geri verip yerine 10 tane bisküvi aldı. 6 tanesini satıp parasının 4te 2si ile 3 tane lahmacun aldı.
Soru: Sibel neden tayt giyiyor?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?