USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ HİÇBİR ZAMAN GÜNÜMÜZDEKİ GİBİ DEĞERSİZLEŞTİRİLMEMİŞTİ

28-03-2022

Geçen hafta tüm televizyon kanallarında ve sosyal medyada bir haber Tüm eğitim camiasını derinden yaraladı. Ankara’da özel bir okulda bir öğrencinin ders esnasında öğretmeninin önünde dans ettikten sonra öğretmeninin yüzünü sanki çocuğuymuş gibi okşaması ve arkadaşlarının bu anın videosunu çekip sosyal medyada yayınlaması ile kendimize sormaya başladık acaba ne oldu bize diye. Aslında bu tarz olaylar ve daha fazlası yaşanmakta okullarımızda. Öğretmenini görünce yolunu değiştiren saygıdan kafasını kaldıramayan bir nesilden öğretmen karşısında dans ederek onla alay eden bir nesle nasıl dönüştük biz? Aslında burada tamamen öğrenciyi suçlamak ta yanlış. Asıl olan bu hareket karşısında okul yönetiminin öğretmenin mi yoksa öğrencinin mi arkasında durduğunun sorgulanması gerekiyor.  Bu değerli öğretmenimiz olay sonrası şunları söyledi.

Öğrencileriyle arasının iyi olduğunu ve çocuklara sevgiyle yaklaştığını ifade ederek, "Yapılan şey eğitim camiasına, öğretmenlere, devlete karşı bir saygısızlık; ama bu çocuktur, bunlar eğitimde olur. Ancak ben bu olayda kendimi de suçluyorum. Ben 35 yıllık bir öğretmen olarak, bu öğrencilerin annesini babasını da okutmuş bir öğretmenim. Acaba ben bu çocukların anne- babasına bu sevgi ve saygıyı neden veremedim? Ben kendimi suçlu buluyorum. 'İyiliği Allah'tan fenalığı kendinden bil' ayeti uyarınca kendimi çok suçlu buluyorum. Çünkü sürekli 'ders, ders, ders' diye çocuk yetişmez; davranış verememişim ben çocuklara. Ben burada kimseyi suçlamıyorum. Biz büyüğüz, affederiz. Bunlar bizim ülkenin evladı" diye konuştu. Öğretmenimiz bu şekilde konuştu ama aklıma şu sorular geliyor?

. Öğretmenimiz bu açıklamayı hür iradesiyle mi yoksa işimi kaybederim korkusuyla idare baskısıyla mı yaptı?
. Acaba öğrencinin bu hareketi sonrası okul yönetimi gerekli disiplin işlemlerini başlattı mı?
. Öğretmen bu olaydan sonra işine devam edecek mi yoksa okul yönetimi gelecek yıl için okulun itibarı sarsıldı düşüncesi ile öğretmen ile yolarını mı ayıracak?
. Yoksa bu olayın üstü kapatılacak ve her şey kaldığı yerden devam mı edecek?
. Bu olay eğer sosyal medyada yazılı ve görsel basında yer almasaydı o zaman Millî Eğitim Müdürlüğü olayın soruşturulduğunu duyuracak mıydı?

Kamu veya özel sektör (tabi ki özel sektördeki öğretmenlerimizin sorunları daha da fazla) öğretmenlik mesleğinin en değersizleştirildiği dönemi yaşıyoruz maalesef. Bu ve bunun gibi binlerce olay yaşanıyor Türkiye’nin değişik bölgelerinden, değişik okullarda. Öğretmeni azarlayan okul idarecilerinden, okul velilerinden tutunda öğretmeni sanki sahibiymiş gibi görerek özel işlerini dahi öğretmene yaptıran özel okul sahipleri ve yöneticilerine. Geçen gün bir olaya şahit oldum bir özel okulun tanıtım günlerinde öğretmen stand da konu mankeni gibi bekliyor öğrenci velileri öğretmeni seçiyor. Ne kadar içler acısı bir durum. Bir çoğumuzun özel okulda okuyan çocukları varır. Lütfen çocuğunuzu emanet ettiğiniz öğretmenler mutlu mu bir araştırın. Öğretmeni bir eşya gibi gören üç kuruş para verip türlü eza ce cefalara maruz bırakan, öğrenciyi para olarak gören kurum sahiplerinden kurtulma vakti geldi de geçiyor bile. Bu konuda yasal düzenlemeler yetersiz olsa da artık bıçak kemiğe dayandı diyen öğretmenler kendi aralarında örgütlenmeye başladılar. İlk önce benim de kurucuları içinde yer aldığım Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği kuruldu. Arkasından Öğretmen Sendikası kuruldu. Buradan tüm özel sektör öğretmenlerine sesleniyorum dernek ve sendikalara üye olmak anayasal bir haktır. Kimse Dernek ve Sendikaya üye oldu diye işten çıkarılamaz. Artık rüzgâr ters yönden esmeye başladı. Bir avuç işçinin ağır çalışma koşullarından şikâyet ederek nasıl dünyanın düzenini değiştirdiğine şahit olduk. Özel eğitim kurumları kurucuları işini hakkıyla yapanları tenzih ederek söylüyorum öğretmensiz okul olmaz öğretmenleri incitmeyin üzmeyin onları…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?