Suyuna kan karışmış eski demlerden
Güz günü gülleri yaktın mı Fırat?
Sen ki seyyah gibi dağ, tepelerden
Aştın da bir çarha vardın mı Fırat?
Tarih kokan koynun şimdi nasırdır.
Hiç sordun mu yetim, öksüz nasıldır?
Sana uğramaz dahi nevbahar, ıtır.
Batağa daldın da doydun mu Fırat?
Bak gönlüne çer çöp dökmüş iblisler.
Senden yana değil bu kör kütükler.
Yine suyun sade onları besler.
Besledin de şanın arttı mı Fırat?
Evvel hayat idin artık ölümsün.
Tepetaklak köprün üstüne kussun
Her dem öz evladın kahrolup dursun
Diye mi açtılar yolunu Fırat?
Mahiler dahi senden kaçar oldu.
Önüne üst üste setler koyuldu.
Kulaklar kesildi, gözler oyuldu.
Bir kerecik “vah vah” ettin mi Fırat ?
Paraya doyanı başta taşırsın.
Fakir, fukarayı boğar, alırsın.
Acep bağrında cin mi yatırırsın?
Sana “sus” dediler sustun mu Fırat?
Nice aşık sana destanlar dizdi.
Abından acep kaç evliya içti.
Şehitler, gaziler önünden geçti.
Bir selamlarını aldın mı Fırat?
Yıllar yılı sana sevdalandık da,
Buz suyunu güllü şerbet sandık da,
Seni ele güne karşı şah saydık da,
Başımız göklere erdi mi Fırat?
Sen ki bir katilsin artık gözümde
Zira ses etmedin gaddar, zalime.
Yılan başlı leşler o elleriyle
Okşadı da suyun aktı mı Fırat?
Cinayet, cedel, rant, zulüm ve kumar.
Her ne pislik ararsan havzanda var.
Seçim hile, işçi köle, patron har.
İmdat ettiler de öldün mü Fırat?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?