USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÖSÖB-DER’İN 2022 ÖĞRETMEN RAPORU YAYIMLANDI

ÖSÖB-DER’İN 2022 ÖĞRETMEN RAPORU YAYIMLANDI
07-05-2023

Özel sektörde görev yapan eğitim emekçilerinin sorunlarından önceki yazılarımda defalarca bahsetmiştim.
Bugünkü yazımda benim de yönetiminde bulunduğum Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği’nin 2022 Aralık
ayında hazırladığı rapordan bahsedeceğim. Derneğin yaptığı saha çalışmaları sonucu görüldü ki özel sektörde çalışan
öğretmenlerin sorunları dağ gibi karşımızda duruyor. Peki bu sorunlar neler? Çocuklarımızı emanet ettiğimiz
öğretmenler gerçekten mutlu mu? Gelin birlikte derneğin hazırladığı rapordan bazı bölümlere bakalım.
Ekonomik plansızlık= enflasyon altında ezilen maaşlar: Derneğin yaptığı ankete göre ülkemizdeki özel sektör çalışanı
öğretmenlerin ücret ortalaması 7.381 TL olmuştur. Çalışmamızın veri toplama kısmı Kasım-2022 yapılmıştır. Bu
dönemde Asgari Ücretin Temmuz-2022’de yapılan ara zam ile 5.500 TL’ye çıkartıldığı göz önüne alınmalıdır. Ancak
temmuz ayında yapılan ara zam sonrası kurumların %55’i ücretlerde herhangi bir iyileştirme yapmamıştır. Asgari
ücrette yapılan ara zam sonrası öğretmenlerin maaşlarında iyileştirme yapan kurumlar ise genelde artış sonrası
öğretmen maaşlarının asgari ücretin altında kalmasından dolayı yasal zorunluluk nedeniyle düzenlemeye gitmişlerdir.
Bu da demek oluyor ki kurumların çok büyük bir çoğunluğu 2022- 2023 eğitim-öğretim yılına 2022 yılının Mart-Nisan
dönemlerinde anlaştıkları rakamlar üzerinden girmişlerdir. Sözleşmelerin görüşüldüğü bu dönemde asgari ücretin
2.825 TL olduğu hatırlanacak olursa, aslında öğretmenlerin imza atılan çalışma dönemine kendilerince ne kadar
hazırlıklı olarak girildiği görülecektir. Ocak 2023’te yapılan zam ile birlikte 8.500 TL’ye yükselen asgari ücret düzeyi
sonucunda çalışanların yaklaşık %80’inin maaşı Asgari ücret düzeyine ve altına gerilemiştir. Yüksek enflasyon
dalgalanmalarında sektörümüzün özel durumu göz önüne alınarak koruma önlemleri uygulanmalıdır.
Fazla çalışma, emek sömürüsü: Anket katılımcılarının çalışma yoğunluğuna dair sorduğumuz sorulara verilen yanıtlar
bırakın bir eğitimciyi herhangi bir çalışanın dahi kaldırabileceği iş yükünün üzerinde veriler ortaya koymaktadır.
Özellikle öğretmenlik mesleğinin sadece mesai saatlerine bağlı kalmaması, mutlaka mesai dışı zamanlarda da mesleki
çalışmalar yapmak zorunda kalınması ve yine mesleğin doğası gereği yapılan işin çocuklarla bire bir diyalog
gerektirmesi ve karşılaşılan sorunların çocukların hayatlarına yön verecek düzeyde olması nedeniyle taşınan yük ve
alınan sorumluluk hayli fazladır.
Yasal hakların istismarı: Özel eğitim-öğretim sektöründe öğretmenlerin yasal haklarının istismarının kronik bir sorun
haline geldiği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Çalışmamız bu bilinen gerçeğin istatistiksel oranlamasını da
ortaya koymaktadır. Sigortasız ve öğretmen olarak gösterilmeden sigortalı olarak çalışan toplamda %12,2’lik dilim
geçmiş örneklere bakıldığında bir gelişme olarak değerlendirilse de hala sigortasız çalıştırılan öğretmenlerin varlığını
konuşuyor olmak sorunların derinliğini de göstermektedir. Görece olumlu duruma karşın sigortada gösterilen maaş
tutarları dikkate alındığında sadece bir sorunun başka bir sorunun altına gizlendiği sonucuna ulaşılabilmektedir.
Sigorta gibi temel hak, ancak alınan ücret ile aynı düzeyde gösterilmesi ile tam olarak uygulanabilir. Özel sektörde
faaliyet gösteren eğitim kurumlarımızda çalışan öğretmenlerin neredeyse yarısı sigortalarının aldıkları ücret
üzerinden değil, daha düşük ücret üzerinden yatırıldığını ifade etmişlerdir.
Yoksulluk sınırı altında yaşam ve angarya: Ülkemizde yaşam düzeylerini göstermek amacıyla yapılan ekonomik
ölçümler ve belirlenmiş olan derecelendirmeler bulunmaktadır. Özellikle kamuoyunun çok iyi bildiği “Açlık Sınırı” bu
derecelendirmelerden biridir. Bu derecelendirme hakkında yapılan en sık eleştiri, “açlık sınırı altında ücretlerle
yaşayanlar açlıktan ölmüyorlar ki” şeklindedir. Doğrudur, ölmüyorlar. Ancak açlık sınırı ile anlatılmak istenilen dengeli
ve sağlıklı beslenme koşullarıdır. Ülkemizde ne yazık ki sağlık standartlarının altında ve hatta zararlı denilebilecek
besinlerin sadece daha ucuz ve ulaşılabilir oldukları için tüketildiği bilinmektedir. Organik ve sağlıklı besinlerin lüks
seviyesinde görüldüğü bir hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Benzer bir şekilde “Yoksulluk Sınırı” ile dört kişilik bir
ailenin yeterli sosyal yaşamı ile birlikte sağlık, kültür ve güncel harcamaları dikkate alınmaktadır. Bizler için imkânsız
görünen tatil gibi temel sosyal imkânlar da her çalışanın doğal hakkı olarak değerlendirilmelidir. Özel sektörde hiçbir
sorun olmadığını düşünen öğretmen oranı yok denecek kadar azdır. Bununla beraber öğretmenler, sektör
sorunlarının sektörün dışından değil doğrudan sektörün yapısından ve iç dengelerinden kaynaklı olduğunu
düşünmektedir. Sorunlar temelde ekonomik eksende görülse de yasal problemlerin de ciddi oranda bir ağırlığa sahip
olduğu reddedilemez bir gerçektir. Sorunların nedenleri arasında bir yanda yasal haklarını bilmeyen öğretmenlerin,
bir yanda da para ekseninde yaklaşan işverenlerin olduğu kabul görmüştür.
Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği tarafından hazırlanan rapor için başta Volkan Dağlı hocam olmak
üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ederim. Bu raporun karar mercilerine ulaştırılması ve yetkililer tarafından

dikkate alınması çok elzemdir. Ülkede yaşadığımızın tüm sorunların ana kaynağı eğitimdir. Mutlu öğretmenler mutlu
öğrenciler yetiştirir. Umarım seçim sonucu kim gelirse başta özel sektörde çalışan öğretmenler olmak üzere eğitim
sistemimizdeki tüm sorunların giderilmesi için çalışır. Eğitimi önemsemeyen milletler geleceğini kaybederler…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?