Özel Sektör Öğretmenler Birlikteliği tarafından düzenlenen rapora göre Türkiye’de özel okullaşma oranı özellikle 2000’li yıllarla beraber kalkınma programlarında konulan hedefler doğrultusunda ciddi oranda artış göstermiştir. 2001-2002 eğitim öğretim yılında 50.899 olan toplam okul sayısının sadece 1.110’u özel okul iken, özel okullaşma oranı %2,1’di. Ancak bu sayı 2022-2023’de %20,1’e çıkmıştır. Güncel veriler henüz açıklanmamış olsa da Milli Eğitim Bakanının 2025 bütçe görüşmeleri sırasında dile getirdiği toplam okul sayısı bakanlığın yeni hizmete açtığı okul sayıları hesaplandığında kapanan özel okul sayısının daha da arttığı anlaşılmaktadır. Özel okulların hızlı artışı ve sonrasında günümüzde yaşanan hızlı çöküş özel öğretim kurumları sektöründe ciddi bir plansızlık ve kuralsızlık olduğunu düşündürmektedir. Özel okulların açılması sırasında kurucuların bazı teknik evrakları hazırlaması yeterli görülmekte, eğitim sistemi dışından girişimcilerin sistemde okul sahibi olması konusunda ön yeterlilik çalışması yapılmamaktadır. Nihayetinde kurumlar kurucularının vizyonları ile belirlenen mali planlamalar ve kurumsal tercihlerle yönetilmektedir. Sektördeki öğretmenlerimiz müfredatı öğrenciyi üzmeyecek şekilde uygulamakla görevli, velilerin istek ve taleplerinin hizmetkârı olarak görülmektedir. Nitelikli eğitim kaygısının epeyce azaldığı eğitim sistemimizde, özel sektördeki bozulma çok daha hızlı olmaktadır. Mevcut sistemin nihai çıktısı ise “akademik yeterliliği düşük, özgüveni yüksek” bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenler ise kaygılı ve özgüveni elinden alınmış çalışanlar haline getirilmiştir.
Peki özel okullardaki sorunlar nedir? Bugünkü yazımda bu sorunlardan bahsedeceğim.
. Elden ödenen maaşlar: Birçok kurum öğretmenin maaş ödemesini yaparken asgari ücret kadar olan kısmını bankaya yatırarak üzerini elden vermektedir, bu suretle SGK’ya ödenen prim düşük gösterilmektedir.
. Ek ders, nöbet ve eğitime hazırlık ödeneğinin ödenmemesi: Özel Öğretim Kurumları yönetmeliğine göre özel öğretim kurumlarında öğretmenler 20 saat maaş karşılığı ve 20 saat ek ders olmak üzere toplam 40 saat derse girebilmektedir. Özel okullar tarafından MEB’e gönderilen sözleşmelerde bu duruma uyulmuş gibi görülse de ek ders ücreti ödeyen kurum yok denecek kadar azdır. Ayrıca öğretmenlere nöbet ücreti, fazla mesai ücreti ödenmemekte birçok kurum eğitime hazırlık ödeneğini vermemektedir.
. Kamuda çalışan öğretmenlerin özelde görev yapması: Kamuda görev yapan öğretmenler belirli bir saat karşılığında özel okullarda derse girebilirken bu kurala uyulmamakta, birçok öğretmen etüt merkezlerinde mevzuata uygun olmayan şekilde ücret karşılığı derse girmektedir. Bu durum özel sektördeki öğretmenlerin iş imkanlarını azaltmaktadır.
. 10 ay maaş ödenmesi: Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğine göre öğretmen sözleşmelerinin 1 yıllık olması gerekirken buna mukabil maaşlarında 12 ay ödenmesi gerekirken bazı kurumlar maaşları 10 ay ödemektedir.
. Öğretmenlere senet imzalatılması: Bazı kurumlar sözleşme imzalattığı öğretmenlerine senet imzalatarak okuldan ayrılma durumlarına karşı hukuk dışı bir uygulama yapmaktadır. Bu kurumlar öğretmenlerine 1 yıllık maaşlarının karşılığı olarak senet imzalamaktadır.
. Hayalet öğrenciler: Bazı kurumlar kurslarla anlaşma yaparak hayalet öğrenci almakta, öğrenci hiç okula gelmeden, yazılılara girmeden ücretini ödeyerek okuldan mezun olmaktadır. Bu durum devlet okullarında öğrenim gören öğrencilerle haksız rekabetin oluşmasına neden olmaktadır.
. Şişirilmiş notlar: Bazı özel okullarda idare tarafından öğretmenlere yüksek not vermeleri konusunda baskı yapılmakta bu durum kamuda okuyan öğrencilerle özel okul öğrencileri arasında haksız rekabet yaşanmasına neden olmaktadır.
. Resmî ders programı ile uygulamadaki programın uyuşmazlığı: Okullarda iki program uygulanmaktadır. Müfettişler geldiğinde resmî program uygulanırken diğer günlerde gayri resmî ders programı uygulanmaktadır. Örneğin öğretmen normalde resmî programa göre 18 saat derse giriyor görülürken okul programında bu ders saati 40 saati geçebilmektedir.
. Resmî ve Ara Tatillerde Çalışma: Bazı kurumlar kasım, yarıyıl ve nisan tatillerinde mevzuata uygun olmamasına rağmen ders yapmaktadır. Bu durum hem öğretmenlerin dinlenmesine mâni olarak mesleki seminerlere katılarak kendisini geliştirme imkânını engellemektedir. Ara tatillerde gelen öğretmenlere ek ders ücreti ödenmemektedir.
Sonuç olarak özel sektörde görev yapan öğretmenler mutsuz gelecekten umutsuz patronun iki dudağının arasından çıkan sözle vicdanları arasında sıkışmış durumdalar. Öğretmen mutluysa öğrenci, veli nihayetinde toplum mutludur.