Birkaç yıldır olağanüstü olaylara şahit oluyoruz. Önce belki de veba salgınından sonra dünyanın gördüğü
en büyük salgın olan küresel salgını yaşadık çoğumuz evlerimize kapandık aylarca. Tam salgın bitti
normalleşiyoruz derken tarihin en büyük depremlerinden ikisini yaşadık 8 saat arayla, bu da yetmezmiş gibi
şimdi de uygulanan yanlış politikaların ürünü olarak ağır bir ekonomik krizden geçiyoruz. Turizmden sağlığa,
ticaretten sanayiye birçok sektörü etkileyen bu olayların özellikle özel sektörde çalışan on binlerce öğretmen
üzerinde etkili olmaması düşünülemezdi. Bugünkü yazımda özel sektörde çalışan öğretmen sorunlarından
bahsedeceğim. Salgın bitti bu seferde büyük bir ekonomik krizin içerisinde bulduk kendimizi. Alım gücümüz
iyice azaldı paramız iyice değersizleşti. Bu durumdan küçük bir zümre dışında ülkenin her kesimi etkilendi.
Ülkemizde çalışma koşullarının zaten zor olduğu özel sektörde çalışan öğretmenler ise bu krizden en fazla
etkilenene sektörlerin başında gelmektedir. Yüzbinlerce öğretmen süreçte kaderiyle baş başa kurum
sahiplerinin insafına bırakılmıştır. Yatmayan ya da eksik yatan maaşlar, eksik gösterilen SGK primleri, eğitim
ödeneği ek ders sosyal yardımları alamamaları, kurum yöneticileri tarafından uygulanan mobbingler insan
onuruna yakışmayacak şekilde asgari ücretin altında çalıştırılmaları ve sayamadığım birçok sorun hala
çözülmeyi bekliyor.
Sektörde zaten geçmişten gelen bir yığın çözüm bekleyen sorun varken yaşanan ekonomik kriz süreci ile
birlikte özel sektördeki öğretmenlerin mağduriyeti de artmıştır. Bu dönemde bazı özel öğretim kurumları
velilerden eğitim öğretim ücretlerini peşin almalarına rağmen öğretmenlerine maaşların zamanında ödenmesi
ve ücret artırımı konusunda elini taşın altına koymamıştır maalesef. Öğretmenler gece gündüz demeden dişini
tırnağına takıp görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırken yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle
mutsuz olduklarını her fırsatta dile getirmektedirler. Derslere girmişler, velileri aramışlar öğrencilerin
motivasyonlarını artırmak için sürekli onlarla ilgilenmişler ama karşılığında maaşını tam alamamış ya da tam
almışsa da maaşları asgari ücretin altında veya asgari ücret düzeyinde kalmıştır. Yaşanan duruma demokratik
tepkisini gösteren öğretmenlerin ya sözleşmeleri feshedilmiş ya da öğretmenler türlü mobbinglere maruz
bırakılmıştır.
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin bir diğer sorunu da örgütlenme sorunudur. Aslında özel kurumlarda
çalışan her öğretmenin sivil toplum örgütlerine üye olma hakkı vardır. Öğretmenlerin örgütlenmesi kurumsal bir
sistemle mümkün olmaktadır sosyal medyadan yapılan çalışmalar bir yere kadar etkili olabilmektedir. Yetkililer
karşılarında kurumsal kimlikler görmek isterler. Bu durumda öğretmenler de işsiz kalmak korkusuyla doğal
olarak sivil toplum kuruluşlarına üye olmamaktan çekinmektedirler. Ama bu zincirin bir yerde kırılması
gerekmektedir. Sendikalaşma ve dernekleşme anayasal bir haktır. İş kanununda haftalık çalışma saati 45 saat
olarak belirtilmiştir,45 saat üzeri çalışmalarda kesinlikle ek mesai ücreti ödenmesi gerekmektedir. Fakat ne
yazık ki özel sektördeki öğretmenlere baktığımızda günlük 10 saatten 6 gün 60 saat çalışan ve hiçbir ücret
alamayan öğretmenlerimiz var maalesef. Bir diğer sorunda sözleşmelerin 1 yıllık olarak süreli düzenlenmesidir.
Bu durum öğretmenlerin önlerini görememesine ve devamlı acaba benimle sözleşme yenilenecek mi kaygısı
yaşamalarına neden olmaktadır. Peki bunca sorun yaşanırken bu kurumalar yeterince denetleniyor mu bence
hayır. Tüm bu sorunların çözümü, öğretmenler arasındaki dayanışmanın artırılması için özel sektörde çalışan
öğretmenler 2020 yılında benimde yönetiminde olduğum ÖSÖB-DER ‘’Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği
Derneği’’ adıyla dernek kuruldu. Geçen iki yıllık süreçte Dernek öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi
için, karar merciindeki yetkili kişilerle görüşmeler gerçekleşti. Derneğin yaşanan sorunlar hakkında kamuoyu
oluşturulması ve kurum sahipleri üzerinde bir baskı unsuru olacağı aşikardır. En son memur maaşlarına gelen
zam ile en düşük memur maaşı 22 bin ortalama öğretmen maaşı 25 bin oldu ki buna ek ödemeler dahil değil,
ocak ayında tahminen en az yüzde 30 daha zam gelecek. Doğal olarak özel okullarda çalışan öğretmenlerde
maaşlarına zam beklemekte çünkü aynı işi yapıyorlar ama neredeyse yarısı kadar maaş alıyorlar.
Bunları söylerken tabi ki öğretmenlerinin hakkını veren öğretmenine değer veren kurumsal kurumlar da var.
Bu kurumlara da bu zorlu süreçte öğretmenlerini mağdur etmeyip büyük fedakarlıkta bulundukları için
teşekkürü borç bilirim. Unutmayalım ki öğretmen köle değildir bugünün öğretmenleri yarının doktorlarını,
savcıların, siyasetçilerini yetiştirmektedir. Bu kutsal görevin itibarının zedelenmesini içime sindiremiyor
yetkililere sesleniyorum umarım durumun farkındadırlar ve gerekeni ivedilikle yaparlar.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?