İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük dünya savaşıydı II. Dünya savaşı. 1939-1945 yılları arasında geçekleşen bu savaşta 65 milyon insan hayatını kaybetti. Bu savaş sonrasında dünya üzerinde iki süper güç oluştu ABD ve Rusya. Bu iki ülke arasında 1947’de başlayıp 1991 yılında SSCB’nin dağılmasına kadar süren soğuk savaş dediğimiz dönem yaşandı ki bu dönemde iki ülke uzayda da birbiriyle yarışır duruma geldiler. Soğuk savaş döneminde SSCB’ye karşı Avrupa’nın güvenliğini sağlamak için 1949 yılında NATO (Kuzey Atlantik Savunma Paktı) kuruldu. Hatırlayalım Türkiye’de Kore savaşındaki üstün başarısı sonrasında NATO’ya üye olarak güvenliğini sağlamaya çalışmıştır. Soğuk savaş döneminden sonra ABD, NATO ve Avrupa Birliği ile Rusya belki de en büyük kriz yaşanıyor. Bu krizin merkezinde ise Ukrayna var. Ukrayna eski bir SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) üyesi. Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra bu ülke bağımsız bir ülke olarak sahnedeki yerini alsa da Ukrayna üzerindeki Rus hegemonyası devam etti. Ta ki 2005’li yıllara gelene kadar. Bu yıllardan sonra Ukrayna yüzünü batıya döndü. Tabi ki bu durum Rusya’nın stratejik çıkarlarına uygun değildi ve nitekim 2014 yılına gelindiğinde Ukrayna’nın Kırım bölgesi Rusya tarafından ilhak edildi. Ukrayna’nın Batı yanlısı politikalar izlemesi NATO ve AB’ ye girmek istemesi Rusya tarafından güvenlik sorunu olarak algılanmakta ve hiçbir zaman kabul edilmemektedir.
Peki günümüzdeki bu durum yeni bir dünya savaşına neden olur mu? Rusya ne yapmak istiyor? Rusya tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğu Ukrayna’nın batıya yakınlaşmasını istemiyor. Belki de biraz ütopik olacak ama Ukrayna’yı işgal ederek yaşlanan nüfusunu ortaya çıkardığı sorunları azaltmak istiyor. Bu bir olasılık tabi ki kimse istemese de. Son günlerde dünyanın gözü kulağı Ukrayna ile Rusya arasındaki gerginliğe çevrildi. Ufacık bir kıvılcım savaşa neden olabilir. Rusya 150 bin askerin Ukrayna sınırında konuşlandırmış durumda. Umarım iki ülke arasındaki kriz diplomasi yolu ile çözülür. Peki olası bir savaştan Türkiye nasıl etkilenir? Türkiye’nin iki ülke ile de askeri ekonomik ilişkileri var. Gelin biraz olası bir savaşın ülkemizi nasıl etkileyeceği üzerinde duralım.
Ukrayna ile yıllık 5 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz var. Türk müteahhitlikler Ukrayna’da milyar dolarlık işlere imza atıyorlar. Ayrıca ülkemizin ürettiği İHA ve SİHA’lar ın Ukrayna tarafından satın alınması iki ülke arasında askeri alanda da iş birliğinin yapılmasına neden oldu. Ukrayna’nın Donbas bölgesinde ortak üretim yapılacak olması Rusya’yı rahatsız etti. Ayrıca son yapılan görüşmeler sonrası bu ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılması hedeflenmektedir. Rusya ile ticaret hacmimiz ise 30 milyar doların üzerinde sanayide ve konutlarda kullandığımız doğal gazın büyük kısmını Rusya’dan alıyoruz. Ayrıca yaz aylarında bize gelen turistlerde birinci sırayı Rus turistler alıyor. Geçen yıl yaklaşık 5 milyon Rus turist ülkemizi ziyaret etti. Bu turistlerden yaklaşık 5 milyar dolar döviz girdisi yaşandı. Türkiye 2021 yılının son çeyreğinden itibaren ekonomik olarak zor günler geçiriyor. Döviz kurlarındaki artış A’dan Z’ye her şeye zam gelmesine neden oldu. 2022 yılında yaz aylarında gelecek turistlere bel bağlamış durumdayız şu an. Rusya ile Ukrayna arasındaki olası savaş turizmimizi ve bu iki ülke ile olan ticaretimizi olumsuz etkileyecektir. İşin farklı boyutu da şu ki; Türkiye bir NATO üyesi ve NATO’nun ABD’den sonra en büyük askeri gücü. Rusya Ukrayna’ya girdiği zaman karşısında NATO’yu da bulacak. Biz Rusya’dan S400 hava savunma sistemlerini aldık. Nereden bakarsak karmaşık bir durum. Hem burnumuzun dibinde savaş çıkmasının Acı tecrübesini Suriye’de ki iç savaşta yaparak yaşayarak öğrendik. Ukrayna ile kara sınırımız bulunmadığı için Suriye’de olduğu gibi bir göç dalgasının Türkiye’ye geleceğini zannetmiyorum ama ne olursa olsun savaş kimsenin olmasını istemediği bir şey ve Türkiye’yi farklı şekilde etkileyeceği kesin. Türkiye’nin olası bir savaşta bir tarafa kesin olarak taraf olmasının doğru olmayacağı düşüncesindeyim. Belki de denge siyaseti izlemek en doğrusu. İnşallah sorunlar diplomasi yolu ile savaş olmadan çözülür. Çünkü savaşların kazananı olmaz ama kaybedeni anasız kalan çocuklar. Yavrusu kalan ana ve babalar olur…