Eskiden çok eskiden eczacılık mesleği tamda olması gibi icra edilirmiş. Hasta tahlillerini yaptırıp doktora gittikten sonra değerlendirmelere göre teşhisi konulup eczacıya gönderilirmiş.Eczacı da doktorun koyduğu teşhis ve hastanın alerjik fonksiyonlarını göz önüne alarak gereken ilaçları hastaya verirmiş.Kısacası doktor teşhisi koyuyor,eczacı uygun olan ilaçları veriyor.Doğru olanı da budur zaten.
Beş yıllık ağır eğitimden sonra her türlü sağlık bilgileri ile donatılarak mezun olan eczacılar, günümüzde artık konu ile ilgili hiçbir eğitimi ve alakası olmayanların sözde şifa tacirliği yapanların yani otçuların,insanlara sözde umut satıcıları ile saçma ve hasız bir rekabete karşı karşıya bırakılıyorlar.
Derme çatma dükkanlarda,üstü açık toz toprak içinde nereden toplandığı hatta tam ne olduğu belli olmayan otları satan umut pazarlamacılarında yok yok;
-Kanserin çaresi bizde..
-Çocuğu olmayana mucize ilaç geldi..
-Oğlan çocuğu isteyenlere özel yapım kürümüz var...
-Migreni bitiren otların kıralı sadece bizde..
-“Basura son elveda” mucize ilacımızı bitmeden alın..
-Baş ağrısına,mide bulantısına,boy uzatmasından kalça çıkığına, yetmişlik neneyi on sekizlik çıtır yapmasına ve hatta aga nigi..her derde deva otu alıp sabah akşam kaynatarak içiyorsun.Sonra bana da dua ediyorsun…
Doktora gitmekten kaçınan,eczaneye uğramadan umut tacirlerinin ağına düşenleri muhtemelen akıbetleri ise; ;
-Sigarayı bırakmak isteyen genç arkadaşının önerdiği bitkisel ilacı içtikten iki saat sonra vefat etti..
-Bitkiciden alınan zayıflama otları genç bir kadınız az kalsın ölümüne sebep oluyordu…
-Öksürüğünü kesmek için kaynattığı otu içen anne adayı bebeği ve kendisinin ölümüne sebep oluyordu..
Anlayacağınız ikinci sayfa haberleri..
Son dönemlerdi bilinçsizce bitki ve ilaç kullanımı yüzünden karaciğerini, gözünü, böbreğini hatta hayatını kaybedenleri sıkça duyuyoruz.
Eczacı odalarının mesleği tanıtmadaki yetersiz çalışmaları,mesleki birliğin tam anlamıyla sağlanamaması, insanların artan bir bilinçsizlikle tabiri caizse doktorculuk oynama hevesleri bariz tehlikelerin habercisi olmakta.
Birbirine leblebi şeker gibi antibiyotik, ağrı kesici, hatta anti depresan ikram edenleri hep biliyorduk ta, şuursuzca ot kaynatanları,merhem sürenlere “bu daha etkili ve ucuz” reklamıyla yeni yeni rastlıyoruz.
Eczacılar, sağlık sisteminin son halkasıdır. Sağlık konusunda oldukça donanımlı,ilaçlara, bitkilere, anatomiye ve birçok sağlık konusuna hakim olan bir meslek dalıdır.İlaç konusunda yetkili ve ehil olan tek yetkili kişidir.Kazanılması ve okuması da bir o kadar zor olan bu mesleğin bugün getirildiği durum ise gerçektende endişe vericidir.
Bizler kaygısız ve sorumsuz kalmada ısrar edip,sağlığımızı ehil olanlara değil,rantçılara emanet etmeye devam ettikçe daha çok ağır faturalar ödemeye de devam edeceğiz.
Tıpkı;
Her iş,ehline eğitimlisine bırakmalıdır.Tıpkı,kasabın öğretmenlik, müzisyenin cerrahlık, ev hanımının dişçilik, görme engellinin şoförlük yapamayacağı gibi…
GÜNÜN SÖZÜ
Budur cihanda en beğendiğim meslek; sözün odun olsun hakikât olsun tek. Mehmet Akif Ersoy
TEBESSÜM
Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
- "Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"
- "Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım. Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum.
-Gerçektende çok zorlu mücadeleli bir hayatınız olmuş.Servetinizi bu şekilde kazanmak takdir verici.
-Yoo..ne çalışması. Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı..."
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?