Belediye başkanlığı ve diğerleri için aday adaylıkların başvuru süresi bitti bitecek.Mevcutta görevde olanlar sessiz ama bir o kadar gergin bekleyişlerini sürdürürlerken, yeni hevesliler kıpır kıpır genel merkezlerin kapısını aşındırıyorlar.
Siyaset artık o eskilerden bildiğimiz siyaset değil.Siyasiler de eskisi gibi hiç değil.İyileri samimileri tenzih ediyoruz ama artık nerde eski siyasetçiler… kervanına katılmamak mümkün değil.
Kimsenin belli bir yeri yurdu, fikri zikri,partisi,görüşü artık net değil.Dün sövdükleriyle, bugün kol kola samimi pozlar verip yarını ise muallak ta bırakabiliyorlar.Dünün sağcısı,bugün solcu, yarın bilmem neci olarak karşımıza çıkabiliyor.
Tarlalar başlarda gezip, yağmur bulutlarını kovalıyorlar. Bahaneler ise hep aynı; dün dündür, bugün ise bugündür. Söz konusu koltuksa gerisi teferruattır.
Eskilerden bir hikayeciği anlatmadan geçemeyeceğim;
Yahudi asıllı bir Rus, İsrail’e göçme iznini alır. Çıkışta, Ruslar bagajını denetlerken elbiselerin arasında Lenin’in büstünü bulurlar…
– Bu nedir?
Yahudi:
– “Bu nedir?” sorusu yanlıştır yoldaş! “Bu kimdir?” demeniz gerekirdi! Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, Rus halkına iyilikler getirendir. Ben de bunu bereketli günlerin anısı diye yanıma aldım…
Etkilenmiştir Rus görevli:
– Tamam, geçebilirsiniz!
Tel Aviv havaalanında gümrük memuru büstü görür ve sorar:
– Bu nedir?
Yahudi:
– “Bu nedir?” sorusu yanlıştır Paşam! “Bu kimdir?” demeniz gerekirdi! Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya’yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki, her gün ona bakıp bakıp lanet okuyayım!
Etkilenmiştir İsrailli görevli:
– Tamam, geçebilirsiniz!
Adam evine gelir, büstü büfenin üstüne koyar, gelişi nedeniyle de akrabalarına davet verir. Yeğenlerden biri sorar: “Bu kimdir?”
Yahudi:
– “Bu kimdir?” sorusu yanlıştır kuzum! “Bu nedir?” demen gerekirdi! Bu, on kilogram, yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz, üstelik KDV’siz!!!
GÜNÜN SÖZÜ
Politikacının dili, sivri değil kıvrımlı olur.
Victor Hugo
TEBESSÜM
Memleketin birinin başbakanı “az konuşurmuş”, her fırsatta soru soran gazetecilere cevap vermezmiş, diyeceği varsa basın sözcüsü konuşurmuş:
“Sayın başbakan bugün şunlarla görüştü, şu toplantıya katıldı, şu kanunu imzaladı.”
Başbakanlık sözcüsü bir gün gazetecilere şaka yapayım demiş:
“Başbakan bugün gölü yürüyerek geçti!”
Gazeteciler şaşırmış:
“Ne yaptı, ne yaptı?”
“Gölü yürüyerek geçti!”
Ertesi gün gazetelerden birinin manşeti:
“Yüzme bilmeyen başbakan gölü yürüyerek geçti!”
Ve haberin yorumu:
“Yüzme bilmeyen başbakan mı olur?”
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?