Pırıl pırıl idealist bir doktor olan Ersin Arslan, daha hayatının başlarında iken öfkeli bir gencin bıçaklı saldırısı ile sevdiklerine veda etmişti. Yüzünü göremediği bebeği o zamanlar henüz altı aylıktı.Şimdi ise hiç göremediği babasının hasretiyle altı yaşında.Katili hemen tutuklanmış, 24 ay hapis cezası almış,acılı ailenin yüreği birazcıkta olsa serinlemişti.Şimdi buda mı dışarıya çıkacak?
Kanalın birinde canlı yayına bağlanan bir teyze, basit bir neden yüzünden öldürülen eşinin katillerinin serbest bırakılacağı endişesi,korkusu ve hayal kırıklığı nasıl giderilecek.Ve çekinerek soruyor; eşimin katilide mi serbest kalacak?
Yıllardır tırnağından dişlinden arttırdığı birikimlerini sabıka dosyası kabarık bir hırsıza kaptıran, can yakan hırsızlarda mı sırıtarak serbest kalacak?
Ya zehir tacirleri, satıcıları; Gençliği felakete rezalete sürükleyenler.Onlarda mı hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gibi gidecekler.gerçi biz bu ülkede uyuşturucu satıcılığından yatıp çıkan birisini çiçeklerle karşılayıp baş tacı yapmışız.Dışarıya salıvermişiz çok mu yani?
Şımarık çocuğunun altına lüks araçları vererek trafiğe salanların sorumlu olduğu ölümlü trafik kazaları nedeniyle içeride bedel ödeyenlerde mi serbest kalacak?
Kolundaki bilezikleri çalmak için kadının kolunu da kesip işini kısa yoldan halleden hırsızlar mı kader kurbanı?
Emekli maaşını almış gitmekte olan yaşlı adamın önünü çevirip, bir yumrukta yere yıkıp parasını gasp edenler mi?
Kız kaçırıp ırzına geçip öldürenler mi?
Bazen tek kurşunla, bazen işkenceyle, hunharca cinayet işleyenler mi kader kurbanı?
Zil zurna sarhoş olup yahut ehliyetsiz direksiyona geçerek kaza yapıp adam öldürenler mi kader kurbanı?
Aşırı hızdan veya dikkatsizlikten, vasıtasıyla evin duvarına bindirip odada uyumakta olan çocuğu öldürenler mi? Alacağını isteyen adamı bıçakla delik deşik edenler mi kader kurbanı? İstediği parayı vermeyen arkadaşını, akrabasını... İstediği kızı vermeyen aile fertlerini... Baba evine dönen karısını, çocuklarını, kayınpederini gözünü kırpmadan silahla tarayan adam mı kader kurbanı?
Karısını yahut kocasını satırla doğrayan, iple boğan, benzin döküp yakan, döve döve sakat bırakan, ilacına zehir karıştıran erkekler yahut kadınlar mı kader kurbanı? Yüzde yüz ihmal yahut dikkatsizlik sonucu hastanın ölümüne veya sakat kalmasına sebep olan doktor veya hemşireler; çimentodan, demirden çalarak çürük bina inşa eden, sonra da yıkılan binanın altında kalan onlarca insanın ölümüne sebep olan müteahhitler mi kader kurbanı?!.
Peki, o sakat kalanlar, arabayla çiğneyenler, tecavüze uğrayıp öldürülenler, silahla delik deşik edilenler, satırla doğrananlar, malları çalınanlar, evleri dağıtılanlar, ocakları söndürülenler, ellerinde bir fotoğrafla sabah akşam ağlayan ana-babalar, mezarlara kapanıp hıçkıranlar ne kurbanı?
TEBESSÜM
Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam da..!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?