-Bu yaşta niye evde oturmuyorsun ki bey amca ? Sokakta işin ne ya?
-Bıktık bunların ağır ağır inişinden, çıkışından? Tabi bedava kartınız var ya. İyi gezin bakalım!
-Amca, ne yüzüme ters ters bakıyorsun? Sayenizde otobüse düzgün yolcu binemiyor? Tabi şimdi sen oturacak yerde beklersin. Evden bizim koltuk takımını da getireyim mi?
-Teyzelerin işi gücü gezme.Tabi işleri güçleri de yok.Ellerinde bedava kart var ya!!!!
Belediyelerin anlamlı bir hizmeti olan “65 yaş üzeri ücretsiz” toplu taşıma hizmetlerinden faydalanmak isteyen büyüklerimiz, bu uygulama başladığı günden beri ne yazık ki haddini bilmez şoförlerin hakaretlerine maruz kalıyorlar. Dayanamayıp müdahale etmek isteyen diğer yolcular da şoförün iltifatlarından nasiplerini alıyorlar. Bazısı da bir olup beraber incitiyorlar bu bedeni yüreği yorgun büyüklerimizi. Bir vatandaşımızın şoförün hakareti yüzünden ağlayarak inmek zorunda kalan bir teyzenin dramına şahit olup “her şeyi yazıyorsun da asıl vicdanını, atasını, adabını bilmeyenleri neden görmüyorsun?” haklı talebinin üzerine yazıyorum.
Şiddet ve tahammülsüzlük artık hayatımızın her tarafına sinmiş ne yazık ki. Ne nezaketi, adabı biliyoruz,ne de çevremizdekilere saygıyı? Egoizim, iyice benliğimizi sarmış. Sarmış ta bizi artık yaratılmış vasıflarımızdan uzaklaştırmış. Ama haberimiz yok.
Biz hizmeti dahi yaparken elimize yüzümüze bulaştırmasak rahat edemeyeceğiz sanki. Özellikle de toplu taşıma hizmetlerinde çalışacak personelin seçiminde torpile değil de davranış ve kişisel bozukluğu var mı? ona öncelik verilse bu yaşanan üzücü sorunlar da kalmayacak. Hatta bu iş ciddiye alınarak sık sık kişiler arası eğitim seminerleri verilebilir.Ayın en saygılı personeline bir maaş ikramiye ödülü verin bakalım.Nasıl tüm şoförler bir kereden pamuk prensese dönüşüveriyorlar. Hatta toplumun huzuru adına bendeniz de sevabına bu eğitimleri gönüllü verebilirim.
Ayrıca şoförlerimizin ücretsiz binen yaşlılarımızın dışında diğer ücretsiz hakkı olanlara da davranışları çok düzgün değil. Ama en masumu,savunmasız yaşlılarımız olduğu için en çok sözlü saldırılardan onlar nasiplenmekteler.
Büyüklerimiz, veli nimetimizdir. Bereketimizdir.Onların gönlünü kırmak ruhunu incitmek haddimiz değildir.Ömürlerinin son baharlarında sadece saygı ve sevgi beklentisi olan büyüklerimize sahip çıkmak ise en önemli görevimizdir.
Belediyelere nacizane önerimiz ,her taşıma aracına sesli kamera yerleştirip sık aralıklarla uzaman kişilerce kontrol edilip vatandaşlarla diyaloğu kötü olanlar uyarılıp, işten çıkarılmaya gidilebilinir. Yoksa şimdilik kavgalarını yazdığımız bu haberlerin yarın bir gün şiddet ve ölümlerle noktalanması da an meselesi.
KALEMİME TAKILDI!
Benim bildiğim;
-Gaziantep gelişmiş ve modern bir şehir.Zenginleri villalarda, 4+1,hatta 5+1 evlerde oturuyorlar.
-Aşiretçilik,ağalık…gibi geleneksel aile yapıları şimdi olmadığı gibi öncesinde de olmamış.
-Kadınları,kızları eğitime önem veren ,okumuş,aydınlar.
-Kadınlar mal gibi zorla birilerine verilmiyor.Dışlanmıyor,değer görüyor.
-Erkekleri bellerinde silahla dolaşıp,racon kesmiyorlar.
-Hanım ağalık gibi demode kavramlarla alakaları yok.
-Yöresel zaman zaman konuşulsa da genelin şivesi çok düzgün….
Hal böyle iken ısrarla ardı ardına Gaziantep ile ilgili kötü algılar oluşturan saçma sapan diziler çekiliyor ve çok marifetmiş gibi de alkış alıyor.Anlamak mümkün değil!!
GÜNÜN SÖZÜ
Bence ihtiyarlıktaki en acı şey o yaşa gelen insanın, başkalarına sıkıntı verdiğini hissetmesidir.
Bernard Shaw
TEBESSÜM
Üç yaşlı adam doktorda hafıza testindedirler. Doktor ilk yaşlı adama sorar:
-Üç kere üç kaç eder?
-274..?
Yanıtını alınca doktor üzgün bir şekilde
ikinci yaşlı adama döner:
-Şimdi sizin sıranız. Üç kere üç kaç eder?
-Salı..?
Doktor artık iyice ümitsiz şekilde üçüncü yaşlı adama döner:
-Evet, şimdi de sizin sıranız üç kere üç kaç eder?
-Dokuz..?
Yanıtını sevinçle karşılayan doktor
-Bu harika, nasıl buldunuz? der.
Üçüncü yaşlı adam sakince:
-Oh, çok kolaydı. Sadece 274 ten salıyı çıkardım!
--
Amerika’da 22 numaralı karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, radarda 50 km/s hız ile gidilmesi gereken yolda bu aracın 22 km/s hız ile gittiğini fark etmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Aracı durdurup sürücüyü uyarmak için aracın peşinden gidip durdurmuş.
Bir de ne görsün…Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze, aracın arka koltuğunda da; tir tir titreyen 3 tane yaşlı teyze…
Polisi görünce, yaşlı sürücü endişelenerek sormuş:
- Polis bey çok mu hızlı gidiyordum?
Polis:
- Hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bu bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km. hızla gidiyorsunuz.
Yaşlı teyze:
- Ama otoyolun girişinde “22” yazıyordu ve bende bu hıza uymak istedim!
Polis:
- Hanımefendi o “22” otoyolun numarası. Bu yolda en az 50 km hızla gitmelisiniz.
Yaşlı teyze:
-“Tamam, anladım bundan sonra hızlanacağım” derken…Polisin gözü arkadaki tir tir titreyen üç yaşlı kadına takılmış.
Polis merakını yenemeyerek sormuş:
- Hanımefendi arkadaki hanımların nesi var? Rahatsızlar mı? Bir şeyden kormuş gibi de duruyorlar?
Yaşlı teyze:
- Vallahi ben de anlamadım, 250 numaralı yoldan çıktığımızdan beri böyleler!..
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?