Bizler başı boş degiliz,
Her yaptıklarımızın hesabı vardır, yediklerinizin yemeyip attıklarınızda bile mazlumların hakkı vardır.
Haklının hakkını alacağı günü görmezden gelerek lüks hayat yaşayanlar, hanları apartmanlarını altınla kaplayanlar, bilmezlermi mazlumun ahı tutar.
Yeri geldimi Sivri sineğin kanı elbisesine değince fetva ister dikkatli olduğunu ima eder, fakat sivri sineğin kanına fetva isterken mazlumların kanları ellerine yüreğine bulaşmış fark edemezler.
“Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” demiştir Yunus Emre, bizlere Yaradandan ötürü, yaratılanı sevmeyi, şefkatli ve merhametli yaklaşmayı ne güzel özetlemiştir.
İslâm, zulmü asla kabul etmez, haram kılmıştır.İslâm sevgidir, şefkattir, merhamettir. İslamla şereflenenler İslam ahlakına girenlerdir.
Dünya sevgisi, dünyada ilel ebed yaşama isteğiyle kendini sadece bu dünyaya adayanlar, şu gerçeği unutmasınlar.
Ahiret var Ahiret, mizan var hesap var…
Allah (c.c.) Kur’anı kerim’de dünya hayatının geçici ve âhiret hayatının ise ebedî olduğunu haber vermiş, müminleri dünya hayatına bağlanarak ebedî hayatlarını mahvetmekten sakındırmıştır:
“Sakın sizi dünya hayatı aldatmasın!” (Fâtır: 5)
Bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurur ki:
“Onlara dünya hayatının tıpkı şöyle olduğunu anlat;
O, gökten indirdiğimiz suya benzer ki, o su sayesinde yeryüzünün bitkileri birbirine karışır, arkasından da rüzgârın savurduğu çöp kırıntısı hâline döner.
Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır.” (Kehf: 45)
Dünya hayatının sonu böyledir. Görünüşü güzeldir fakat, Allah’ın lutfettikleriyle hayır hasene yaparak malını canını Allah (c.c.) rızasını kazanmak için harcayanlar için dahada güzeldir. Onlar iyi bilirlerki burası tarladır. Herkes ektiğini biçecektir.
Mal mülk ve evlât, rıza-i ilahi kazanmak gayesi için yetiştirilir, kullanılırsa cennetin, kullanılmazsa cehennemin kapısını açar.
Allah (c.c.) yüz çeviren kimselerin dünyadaki amacı, malı mülkü, iyilikleri yarın ahirette kendisine hiç bir fayda sağlamaz, kefenin cebi yoktur hiçbir dünya malı gidemeyecektir.
Ne yaparsan elinle o gider seninle demişlerdir , gidecek olan sadece amellerimizdir, hasenelerimizdir.
Zulüm insanın gerçekleri görmesini engelleyen, çırpındıkça boğulmasına yol açan korkunç bir uçurumdur.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’de buyurmaktadır:
“Veya engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir. Onu üstüste dalgalar ve dalgaların üstünde de bulutlar örter.
Karanlıklar üstünde karanlıklar... İnsan elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez.
Allah kime nur vermemişse onun nuru yoktur..” (Nûr: 40)
Yaptıkları işler korkunç dalgaların çalkalandığı, karanlıkların bürüdüğü bir denize benzetilmektedir.
Denizin karanlığı, dalgaların karanlığı, bulutların karanlığı o derece yoğunlaşmıştır ki, böyle bir denizde olan insan zifiri karanlıklar içinde kaldığı için, kendisine en yakın olan şeyi bile göremez.
Kâfirin durumu ise budur. İnkâr ve sapıklık karanlıkları içinde bocalayıp durur. Gün gibi açık olan gerçekleri kabul etmemek için inadında zulmünde ısrar eder. Nasıl bir zulmet içinde bulunduğunun farkına varamaz.
Zalimler, Kâfirler, münafıklar, amelinden hiçbir fayda görmediği gibi, büyük bir zararını da görecektir. Kötü amellerinin karşılığı cehennemde kalmasına sebep olacaktır.
Nitekim bir Âyet-i kerime’de de şöyle buyurulmaktadır:
“Allah’ın saptırdığını yola getirecek yoktur, onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bocalayıp dururken bırakır.” (A’râf: 186)
Velhasılı kelam ; Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var.Zulüm, Kin, düşmanlık, nefret, kötülük bunlar İslam ahlakına aykırıdır zıttır.
Allah(c.c.) Kur’an Kerim’de :
“Allah’ın lâneti, zalimlerin üzerine olsun“ buyrularak zalime lânet okunmuştur. (A’raf:44)
Zulum haddi aşmaktır, Zulüm, adaletin zıddıdır. İnsanları sıkıntıya zora sokmak, çile, eza cefa vermektir.
Zulüm, karanlık demektir, bataklık demektir.
Allah’ın gazabının ve lânetini üzerine çekmek demektir.
Çoğu zaman kullandığımız eşyalara, arabalara “zalim” yazdırılır, ne kadar yanlış bir davranıştır. Zalim, Allah’ın lânetlediği, zulmeden kimse demektir.
Zulmün ömrü kısadır. Cenab-ı Allah zalime mehil verir ama, zalimin yaptığını yanına bırakmaz.
Allah’ın zalime, vakti saati gelince, azabıyla muamele eyler, hem bu dünyada hem ahirette cezasını çekeceği bir çok ayette ve hadislerde geçer.
Kur’anı Kerimde ;
“Resulüm! Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah onları cezalandırmayı, korkudan dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” Buyurmuştur.(İbrahim:42)
Bu dünya ebedi değildir, hiç kimseye kalmamıştır. Nice sultanlar gelip geçti hiç biri de bu dünyaya direk dikemedi.
Ne tul-ü ömür isteği, nede dünya malı bizleri Allah’ın rızasından ayırmasın..
Selam ve Dua ile Kalın