USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TARIMIN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

16-02-2021

Ülke insanlarının beslenmesini sağlaması, milli gelire katkı sağlaması, yeni istihdam alanları oluşturması, ülkelerin cari açıklarının kapatılmasına etkisi nedeniyle tarım ve hayvancılık hayati öneme sahiptir. Tarım olmadan hayatta kalma şansımız yok denecek kadar azdır. Fizyolojik ihtiyaçlarımızdan beslenme ihtiyacımızı tarımdan sağlarız. Yine giydiğimiz giysiler tişört, pantolon, ayakkabı hatta araçlardaki deri ve kumaş koltukların ham maddesi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Tarım olmadan tekstil sanayisi gıda sanayisi gibi sanayi kollarının gelişme imkânı çok zayıftır. Gel gör ki Türkiye’de tarım toprakları daralmakta tarıma ayrılan arazilerin oranı azalmaktadır. Tarım ve hayvancılık hak ettiği değeri görmemektedir. Sadece tarıma ayrılan arazilerin azalması değil artan nüfus, çevre, problemleri, sanayileşme, küresel iklim değişiklikleri, yanlış arazi kullanımı gibi etmenler tarımı olumsuz etkilemektedir.

Tarımın mavi gezegenimiz için ne kadar önemli olduğunu ünlü İngiliz nüfus bilimci ve iktisat teorisyeni Thomas Malthus 1800’lü yılların başında şu teorisi ortaya koymaktadır. Mlathus’a göre Dünya nüfusu geometrik olarak (2,4,6,8,16,32 …) artmaya devam edecek buna karşın gıda üretimindeki artış aritmetik şekilde olacak (1,2,3,4,5,6…) belli bir süre sonra hızla artan dünya nüfusunun yanında tarımsal üretim aynı şekilde artmayacak ve gıda yetersizliğinden insanlar ölmeye başlayacaktır. Tabi ki bu Malthus’un bir teorisi ama artan nüfusun temel ihtiyaçlarını karşılamak gerekliliği tarımın dünya ülkeleri için ne kadar önemli bir kaynak olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Dünyadaki mevcut gelişmeler tarımın ne kadar stratejik bir yere sahip olduğunu gözler önüne sermektedir. Ülkemiz sahip olduğu kaynakları sürdürebilir şekilde kullandığı takdirde hem kendi ihtiyaçlarını karşılayacak hem de dünyadaki gıda açığının kapanmasına katkı sağlayacak iklime, toprağa ve insan gücüne sahiptir.
   Gelelim ülkemizde tarımın durumuna ülkemizde tarımın yeterince gelişmemesinde birçok faktör etkilidir; modern tarım yöntemlerinin yaygın olmaması gübre ve mazot fiyatlarının yüksek olması, sulama ve ilaçlamanın yetersiz oluşu, tarımda iklimsel koşullara bağımlılığın yüksek olması, kırsal alanlardaki dar ve parçalı tarım arazileri, makineleşmenin yetersiz oluşu tarımın gelişimini etkileyen faktörlerdendir. Ama bana göre tarım ve hayvancılık ülkemizde de bölgemizde de bir meslek olarak görülmemektedir. Küçükken büyüklerimizin oku okumayıp da çoban mı olacaksın dediklerini hatırlarım. Önce bu algının kırılması lazım. Veterinerlik fakültelerinin yetersiz olması ve tercih edilmemesi de tarımın ve hayvancılığın önündeki sorunlar arasındadır. Buğday dünyada ilk defa yaklaşık 7 bin yıl önce bu topraklarda Diyarbakır çevresinde üretilmiştir. Biz tarımsal üretimde kendine yetecek sayılı ülkelerden biriyken nasıl oldu da buğdayı, samanı ithal eden ülke durumuna düştük şapkayı önümüze alıp düşünmemiz lazım. Hollanda toprakları 41 bin km2 yaklaşık Konya kadar ve topraklarının bir kısmını denizi doldurarak kazanmıştır ama Hollanda 2019 da 95 milyar Euro’luk tarımsal ihracat (dış satım) yapmıştır. Bu durum ülkemizde 12 milyar Euro’dur. Bu gösterge bile şapkayı önümüze koyup düşünmemiz için yeterlidir.

Tarımı ve hayvancılığı geliştirmek desteklemek bizim milli görevlerimiz arasındadır. Sadece tarım üzerine eğitim yapan üniversiteler kurmak, birkaç tane olan tarım liselerimizin sayısını artırmak, tarım ve hayvancılığı bir meslek olarak görmek gerekmektedir. Tarım alanlarımızı korumalı başka amaçlar için kullanmamalıyız. Herkes mühendis veya doktor olamaz ama herkes iyi bir çiftçi olabilir. Sözlerimi Aşık Veysel’in sözleri ile bitiriyor esenlikler diliyorum.

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi  
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıy verdi
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi…
Toprağa bakarsak o da bize bakar. Unutulmamalıdır ki geleceğimiz tarımda.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?