2024 yılına gireli 3 hafta oldu. Üç dört yıldır olağanüstü olaylara şahitlik ediyoruz. Belki de yüzlerce
yılda bir defa yaşanacak olayları bu süreçte yaşadık. Önce 2020 yılında Koronavirüs hayatımıza girdi aylarca
evlere kapandık, yakınlarımızı kaybettik, birçok işyeri açılamadı. İşlerimizden olduk psikolojilerimiz bozuldu.
Aşıların bulunması sonrası bu süreci de kanıksamaya başladık ve nihayet virüs normal bir grip hastalığı gibi
oldu. Ama pandeminin ekonomiye etkisi ağır oldu. Pandemi sonrasında tam ekonomik olarak canlanıyoruz
derken merkez bankasının yanlış politikaları yüzünden ekonomik krizin içinde bulduk kendimizi. Tüm
dünyada politika faizleri yükseltilirken biz ne yaptık faizleri düşürdük. Bunda amaç Türk lirasını
değersizleştirip Türkiye’yi iş gücünün ucuz olduğu bir ülke haline getirmekti. Böylece yabancı yatırımcı
Türkiye’ye gelecek ihracat artacak cari açık azalacaktı. Ama maalesef bu sistem tutmadı 2023 yılında seçim
ekonomisi yüzünden harcamalarda artınca bütçe iyice açık verir oldu. Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve
Milletvekilliği seçimi öncesi baskılanarak 18 TL civarında tutulan dolar seçimden sonra hızla yükseldi şu an
30 TL civarını gördü. Sonraki süreçte merkez bankası değişti maliye bakanlığına sayın Mehmet Şimşek
getirildi. Politika faizleri tekrar yükseltildi ama bu durum dövizdeki yükselişi engelleyemedi.
Döviz kurlarının yükselmesi iğneden ipliğe her şeyin yükselmesi anlamına geliyor ki öylede oldu.
Ekmekten Ayçiçek yağına, patatesten elmaya birçok alanda bu zamları iliklerimize kadar hissediyoruz. Gün
geçmiyor ki benzine motorine LPG’ye yeni bir zam gelmesin. Akaryakıta gelen zamları duyunca ben hep 5o
TL’lik alıyorum diyen vatandaş aklıma geliyor gülümsüyorum. Nereye kadar devam edecek bu bilmiyoruz
ama bilinen bir şey var ki iyice fakirleştik alım gücümüz iyice düştü. Orta sınıf yok olmak üzere. Yeni bir
ekonomik model bizi fakirleştirdi. Devletlerin ayakta durabilmesi memuruna işçisine maaş ödemesi için tabi
ki vergi alması lazım. Her Türk vatandaşının da vergisini vermesi lazım. Ama esnafların vergi verecek asgari
ücretle çalışanların geçinecek hali kalmadı. Asgari ücrete cumhuriyet tarihinin en büyük zamları yapıldı 2
sene önce 4200 TL olan asgari ücret şu an 17 bin TL oldu fakat alım gücü o kadar azaldı ki son yapılan
zammın bir kısmı ay bitmeden eridi. Neredeyse üçte biri de birkaç ay içinde eriyip gidecek. Bu kısır döngü
nereye kadar gidecek bilmiyoruz. 2024 yılı asgari ücreti daha açıklanmadan kıymadan beyaz ete, sütten
şekere, çaydan yumurtaya kadar birçok ürüne neredeyse her ay zam yapıldı. Benzin ve motorine gelen
zamların hızına da yetişilemedi. Her zam öncesi benzin istasyonları önünde oluşan araç kuyrukları
neredeyse sıradan bir durum haline dönüştü.
Sorun Arap ülkelerinden para alınarak çözülecek gibi durmuyor. Uluslararası arenada rekabet edecek
katma değeri yüksek ürünleri üretmeden sadece dışardan gelen sıcak paraya bağlı bir ekonomik rahatlama
geçicidir. Yapılan uygulamalar yaraya pansuman yaparak kanın akışını kısa süreliğine durdurmaktan başka
işe yaramaz. Samsung, Google, Amazon, TESLA gibi şirketlerin her birinin piyasa değerleri 1 trilyon doların
üzerine çıkmış durumda. Bu şirketlerle rekabet edecek üretim modeline geçmemiz gerekiyor. İşte o zaman
hedeflenen dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına hatta ilk 5 ülke arasına gireriz.
Üretim ekonomisine hızla geçilmeli askeri teknolojide İHA ve SİHA’ da yakaladığımız başarıyı diğer
alanlara da yansıtmalıyız. Yerli üretim TOGG araçlarını geliştirmeli Tesla ile rekabet edecek duruma
getirmeliyiz. Bizim neden Alman araçları ile yarışacak otomobilimiz olmasın? neden Apple ile yarışacak
teknoloji şirketlerimiz olmasın? Tüm dünyanın odak noktasında olan Orta doğu denilen yerde bulunuyoruz.
Avrupa ile Asya arasında köprü vazifesindeyiz, zengin yeraltı kaynaklarına eşsiz bir jeopolitik konuma
sahibiz. Bölgesel güç olmaktan kurtulup küresel bir güçler arasında yer almak için eğitimden sağlığa,
sanayiden tarıma, turizmden askeri alanlara her sektörde dünyada söz sahibi olacak projeler yapmak
zorundayız. Müreffeh dünyada söz sahibi küresel bir güç haline gelecek Türkiye için sadece yabancı
şirketlerin gelip yatırım yapmasına bel bağlamayıp kendi milli yerli ekonomimizi oluşturmalı ne olursa olsun
dış piyasa ile rekabet edecek katma değeri yüksek ürünleri üretmeli ve ihraç etmeliyiz. Atatürk ne güzel
söylemiş. ‘’ Türk Övün Çalış Güven’’